Anlatacaklarımın üzerinden iki ay kadar geçmiş olsa da yaşadığım seks hikaye hala tuhaf hissettiriyor. Ablamı sarhoş edip siktim başlığını koyarken bile suçu bir şeylere atmaya çalıştığımı fark ettim. Oysa her anı, saniyesi aklıma kazındı ve biran olsun pişmanlık yaşayamıyorum. Ablamsa tam tersine hiç umurunda değilmiş, sıradan bir kaçamakmış gibi olaya yaklaşım sergiliyor. Hangisi doğru hangisi yanlış yoksa bütün hepsi bir saçmalık mı inanın bilmiyorum. Sadece yaşananları, hayatımı, ablamın nasıl biri olduğunu sizlere aktarmak istiyorum. O halde uzunca bir hikayeyi okumaya kendinizi hazır hissediyorsanız başlayalım…
Ablamla aramda sadece bir yaş olduğundan büyüme evremiz arkadaşça geçti. Hala da en yakın arkadaşlarımdan biri olduğunu varsayarım. Acılarımı, aşklarımı, üzüntülerimi kararlarımı ablamla paylaşmaktan hiç sıkılmam, geri durmam. Keza ablam da benim kadar olmasa da sıkışınca derdini, sıkıntısını anlatır. Birlikte olduğu her erkeği ilk ondan duyar, bilirdim. Yani aramızda sır denen olgu pek yoktu. Anne babamız bile bu durumdan çok memnun kalır, asla birbirinizi bırakmayın öğütleri verir. Bu yaşımıza kadar da aynı evde yaşıyor olmamızdan ötürü tamamen çıplak olmasa da birkaç kere iç çamaşırlarıyla görmüşlüğüm vardır. Fakat bu durum bende azgınlığa, onu düşünerek mastürbasyon yapmaya bile itmemişti. Ablamdı, o yönden herhangi bir duygu beslemem aklıma bile gelmiyordu. Belki de bu yüzden hala anlam veremiyorum başrollerde oluşumuza.
Evin akıllısı da aslında yine ablamdır. Benden çok daha girişken, umursamaz biridir. Çekinceleri, utangaçlıkları inanılmaz azdır. Köküne kadar yaşar, hayatının hakkını verir. Hatta bu vurdumduymaz asi tavırları yüzünden babamdan çok dayak yemiştir. Hiç unutmuyorum lise üçe filan giderken yine evde kavga çıkmıştı. Babam ablama tokadı yapıştırmıştı. Ablamın susmak bilmeyen ağzından çıkmaya başlayan küfürler babamın gözünü hepten döndürmüştü. Öldürecek gibi üzerine yürüyemeye başlayınca araya girip kaldırdığı elini tutmuştum. Ben de daha liseye girince irileşmeye başlamış, uzun boylu, spor yapan biriydim. Gücüm karşısında babam karşı koyamamış, tekli koltuğa oturup uzaktan uzağa ablama sövmekle yetinmişti. O an babamın ağzını yüzünü kırmayı dahi düşünmüştüm. O derece de ablama bağlıydım diyebiliriz. Üniversite sınavlarına deli gibi hazırlanıp haliyle evden uzaklaşmanın hayaliyle derslere asılmıştı. İlk on bine girip istediği hukuk bölümünü kazanmıştı. Daha 18 yaşında evde kurtulmuş fakat beni de yalnız bırakmıştı. Ben onun gibi olamıyordum. Ders çalışmak büyük bir külfet gibi geliyordu. Eğleneyim, gezeyim, karı kız peşinde koşayım tadındaydım.
Malatya’da başlayan ablamın yolculuğu İstanbul’da üniversiteyle devam etmeye başlamıştı. Babam sorunlu bir tipti. Ablam olmayınca bu sefer de anneme sarmaya başlamıştı. Bense liseyi bitirmiş, üniversiteyi de kazanamamıştım. Kafelerde, sanayilerde filan çalışıp günlük harcayabileceğim kadar kazanıyordum. Sigara, alkol de olunca zaten çoğu zaman dayanmıyor annemden üç beş ne alırsam alıyordum. Yani evin yaramaz, boş adamı da bendim. Üzücü ama gerçek… En son babamla annemin kavgalarına iyice dayanamaz olmuş yine araya girmiştim. İlk defa üzerime yürümüş, beni dövmek istemişti. Fakat karşılık verip, burnunu kırmıştım. O günden sonra zaten aramız hiç eskisi gibi olmadı. O günün akşamında evden çıkıp yürümeye başladım. Ne kadar yürüdüm, kaç saat geçti inanın bilmiyordum. Fakat sigara paketim bitince kafamı yerden kaldırıp etrafıma, nerede olduğuma bakmıştım. Binalardaki dairelerin salonundan çıkan ışıkla aydınlanmış uzunca bir sokağın başındaydım. O sırada ‘yapma, bırak beni’ diye yükselen kadın seslerini duydum. Duydum ama umursamak istemedim. Sadece yürümeye devam ettim. Apartmanın kapısı açılmış pijamalarıyla dışarı koşan ve sesin sahibi olduğunu anladığım esmer güzeli bir kadın çıktı. Saçı başı dağınıktı ama çok güzel yüzü vardı. O halde elbette sikiş hayali kuracak halde değildim. Sadece durup ne olduğuna iyice dikkat kesilmiştim. Birkaç saniye sonra peşinden bir adam daha çıktı. Kocası olduğunu sonradan öğrendim.
- Ne olur yardım et, öldürecek beni, yardım et!
Kadın tam karşımda duruyor, kollarımdan sarsarak benden yardım dileniyordu. Adamın dışarıya çıkmasıyla birlikte arkama geçti.
- Gel buraya amına koyduğumun orospusu, nereye gidiyorsun!
- Bırak beni, git, ne olursun git!
Adam üzerime gelmiş, beni omzumdan doğru ittirerek arkamda duran kadına ulaşmak istiyordu. Şiddetten yeterince bıkmış, sinirimi daha atamamış haldeyken adamın o tavrıyla hepten gözüm döndü. Birkaç adım geriye gittikten sonra karısının saçlarından kavrayan adamın şakağına doğru babama yapıştırdığım yumruktan çok daha sertini yapıştırdım. Adam ne olduğunu anlayamayıp karısından elini çoktan çekip geriye sendelemişti.
- Orospu ç…
Devamını getiremeden yakasından tutup kafayı da gömdüm. Yere serilen adamı kendimi kaybetmiş şekilde yumrukluyordum. Kadın zorla tutup beni geriye çekti.
- Tamam yapma, öldüreceksin! Yapma, değmez!
Nasıl olduysa o titrek sesini duyabilmiş ve kendimi durdurmuştum. Adamın yakasını bırakıp geriye çekildim.
- Gidelim, ne olursun gidelim buradan!
Hiç tanımadığım bu kadının benden beklentisi hala bitmemiş, olayın şokundan çıkıp onu kurtarmamı istiyordu. Birkaç adım atıp az önce yürüdüğüm yollardan geri gidiyorduk. Kadın bir şeyler diyordu ama duymuyordum. Fakat:
- Orospu çocukları sizi…
Bağırarak gelen ağzından burundan kanlar gelen adamın sesini duyup arkamı döndüm. Elinde bıçak vardı. Kendimi çekmemle birlikte bıçak kadının karına doğru girdi. Birkaç saniye süren donuşum adamın bıçağı sapladığı yerden çıkarıp tekrar saplamak için elini geriye çekmesiyle geçmişti. Hızlıca elinden tutup bıçağını yere düşürdüm. Bu sefer hiç durmayacakmış gibi adamı yumruklamaya başlamıştım. Polisler gelip beni çekmeseydi muhtemelen de öldürmeden bırakmayacaktım…
Hayatımı Kurtardın Ne İstersen Yaparım!
Yaralı kadın apar topar ameliyathaneye alınırken ifademi almaya çalışan memurlara sadece kadının nasıl olduğunu soruyordum. Yalan yok, şoktaydım! Kendime gelmem de epeyce uzun sürmüştü. İfade işlemleri biterken olaydan bağımsız alelade biri olduğum anlaşılmıştı. Fakat her şey için kendimi suçlu hissediyordum. Belki de ben olmasam o bıçak hiç ortaya çıkmayacak, kadına da bir şey olmayacaktı. Beni bıraktıklarında ameliyathaneye gittim. Kadın için bekleyen tek bir Allah’ın kulu yoktu. O yüzden merak edip sormuştum annesi, babası yok mu diye. Alabildiğim tek cevap ise maalesef ulaşabileceğimiz tek kişi kocası olmuştu.
Saatler saatleri kovalardan sonunda kapı açıldı ve doktor göründü. Merakla giderken yakını mısınız sorusuna belli belirsiz evet diyerek, ameliyatın iyi geçtiğini öğrenmiştim. Hayati organlarına zarar gelmemiş, bir haftaya kalmaz toparlar demişti. Normal bir insan olsa herhalde çekip giderdi ama böyle bir niyetim yoktu. Kaldırıldığı odada, yanı başında kalmak istemiştim. Normalde izin vermeyeceklerdi hiçbir bağımız olmadığı için ama onu kurtaran kişi olduğumu bildiklerinden ses etmediler. Zaten istesem de gidecek bir yerim yoktu. En azından hastane sıcaktı!
Bir hafta boyunca yanına sürekli gidip geldim. Kocası da karısının ifadesi üzerine tutuklu yargılanıp hapse atıldı. Birkaç yıl sonra çıkacaktı ama en azıdan ceza almıştı! Bu süreçte birbirimizi tanımış, tuhaf bir bağ oluşmuştu. Sürekli ‘hayatımı kurtardın ne istersen yaparım!’ diyen bir kadındı. Mana minnet duyuyordu. Bense yalnızlığımı onun ilgisiyle kapatmaya çalışıyor gibiydim. Ablam defalarca arayıp yanına gelmemi söylemiş olsa da hayatını kurduğum Ezgi’yi bırakmak istemiyordum. Çünkü tuvalete gideceği sırada yardım edeyim derken iyice yakınlaşıp dudak dudağa gelmiştik. Öpüşüp aramızdaki anlamsız bağa bir tuhaflık daha eklemiş olduk.
Taburcu olduğu gün ne yapacağımızı ikimiz de bilmiyorduk. Çünkü annesi babası, hiçbir akrabası yoktu. 26 yaşındaydı. Yani benden 8 yaş kadar büyüktü. Meğer evlendiği adamla escort yaparken tanışmış. Başlarda her şey çok iyiymiş ama sonradan kıskançlık krizleri giderek artmış. Şiddet, hakaret derken zaten boşanmak istiyormuş. Yaşananlardan sonra da artık ondan kurtulmuş, davasını açabilmişti. İkimiz de birbirimize aşık olmadığımızı biliyorduk. Benim de durumlarımın iyi olmadığını bildiğinden yardım etmek istiyordu. Eski eskort arkadaşlarından birini arayarak yanında kalıp kalamayacağımızı sordu. Kadın da kabul edince cebimdeki son elli lirayla taksiye atlayıp eve gittik. İki oda bir salon ufak bir yerdi. Kadın hala fahişelik yapıyordu ama biz geldik diye ara vermişti. Ezgi başından geçenleri anlatınca tek diyebildiği ‘ben sana demiştim’ olmuştu. Tahmin etmişti ileride büyük bir sorun yaşayacağını. Karnımızı doyurduktan sonra boş odayı bize vermişti. Hiç sorma gereği bile duymamış, beraber yatacağımızı varsaymıştı. Evinden aldığı eşyaları doldurduğu valizi odada açmış, üzerine giyecek bir şeyler bakarken kafasını çevirip bana baktı:
- Sana da giyecek bir şeyler bakayım mı?
- Yani fena olmaz.
Her ne kadar valizi alt üst etmiş olsa da Ezgi’nin iki katı oluşum hiçbir şeyin bana olmamasına sebebiyet vermişti. Pes edip kendisi için çıkardığı pijamaları giyinmek üzere önce üzerindeki bluzu çıkarttı. Beyaz renkte basit bir sutyeni vardı. Ardından pantolonunu da çıkardı. Her ne kadar ona bakıp hayvanlık etmek istemesem de gözümü alamıyordum. Ezgi minyondu. Esmerlik bir kadına ancak bu kadar yakışabilirdi. Ufak göğüsleri, çıkıntılı yusyuvarlak kalçasıyla tam karşımda duruyordu. Bende üzerimdekileri çıkardım. Üstümde atlet, altımda ise baksır kalmıştı. Evin içi zaten sıcaktı, öyle yatabilirdim. O sırada kalçasını izlemeye doyamadığım Ezgi kafasını çevirip bana baktı ve güldü. Elindeki pijamayı tekrar valizin üstüne bırakıp bana yürümeye başladı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi çünkü daha önce öpüşmüş ancak daha ileriye hiç gitmemiştik.
Elimden tutup yatağa doğru geçti. Yanına oturdum. Kafasını kaldırıp dudaklarını yaklaştırdı. Elbette karşılık vermiştim. Hatta o kadar güzeldi ki dikişleri durmasa çok daha sert karşılık verebilirdim. Öpüşmeye başlamıştık. Karşımdakinin eskort olduğunu öpücüklerinden, aletimde gezdirdiği parmaklarından doğrulamıştım. Gerçekten sevişmeyi iyi biliyordu. Öpüşmeyi bırakıp altımdaki baksırı sıyırdı. Tam eğilip sakso çekmek istemişti ki bıçak yarası acır gibi oldu.
- AHH…
- Dur dur, iyi misin? Gel şöyle uzan.
Yine gülmeye başlamıştı.
- Sakin ol, iyiyim. Hala acıyor tabi. Gel yanıma.
Yanına uzanmıştım. Elini yüzümde gezdirirken yine öpmeye başlamıştı. Bense elimi kalçasına atmış, o yumuşacık esmer kalçasını okşuyor, apazlıyordum. Dayanmayıp beyaz külotundan içeriye elimi daldırıp sulak amından içeriye sokuşturdum.
- OHHH!
Öpüşmeye devam ederken amını da parmaklamaya devam ettim. Ezgi durup:
- Sik beni!
Zaten o raddeden sonra kendimi durdurabilecek değildim. Külotunu sıyırırken o da sutyenini çıkarttı. Arkasını dönüp bacağını kaldırdı. Yavaşça sulanmış amından geçirdiğim yarağımı hissetmesiyle:
- Yavaş lütfen, zorlayınca canım yanıyor hala
- Tamam, acırsa söyle dururum
Acele etmeden sokup çıkardığım sikimle birlikte ikimiz de zevki doruklarda yaşamıyor olsak da zevk geliyorduk. Orgazm sesleri giderek artan Ezgi ‘ohh, devam et, geliyorum’ demesiyle hızlanırken buldum kendimi.
- OHHHHHHHHH!
Boşalan partnerimin içinden çıkmamla birlikte zaten fışkırmaya başladım. Kalçasına, yatağa, üstüme hemen her yere döllerim dağılmıştı. Hayatımın en iyi seksi olduğunu savunamam ama hala evli olan ve hayatını kurtardığım bir kadını sikmek de hoşuma gitmişti. Nefesini kontrol altına almaya çalışan Ezgi lafa girdi:
- Bana aşık filan değilsin değil mi?
- Hayır desem üzer miyim seni?
- Tersine mutlu edersin. Bu saatten sonra aşk defteri benim için temelli kapandı. Eğer istersen sana bir teklifim olacak.
- Tabi ki dinliyorum
- Ben eskortluğa devam edeceğim. En azından bir süre beni koruyup kollar mısın?
- Nasıl yani, pezevenk gibi mi olacağım?
- Yok, müşterilerle filan ben görüşeceğim. Fakat gidip geldiğim yerlerde bana eşlik edeceksin. Bir şey olursa beni koruyacaksın işte. Kazancımı paylaşırım hem sen de kendini toparlarsın. Eğer istersen böyle başka kızlar da bulurum. İşte o zaman pezevenkliğin hakkını verirsin.
Gülmüştü son cümlesinden sonra ama ciddi olduğu aşikardı.
- Ne diyeceğimi bilmiyorum, fakat senin gibi benim de yeni bir düzene, hayata ihtiyacım var.
- Tamam o zaman, hayır deme! Üzerimdeki şu tedirginliği, korkuyu atana kadar yanımda olmanı istiyorum. Sonrasına da sonra bakarız.
- Anlaştık…
Bu konuşmamız elbette daha birkaç saat sürdü. Hayatlarımızdan filan bahsettik. Fakat anlaşmıştık. Yaklaşık dört beş ay boyunca onun koruması gibi takıldım. Ben olduğumdan mıdır bilmiyorum başına hiçbir şey gelmedi, kimse cesaret edemedi. Daha önce de söylediğim gibi yapılı, iri yarı biriydim. Ezgi’nin müşterilerini durdurmaya yetiyordu sanırım. Bu süreçte iyi de para kazanmıştım. Artık Ezgi’de düzenini kurmuş olması artık yanında olmama gerek kalmadığını hissettirdi. O yüzden son bir veda erotik hikayeler ile hayatlarımızdan çıkmış olduk. Gerçi arada sırada da olsa arayıp hal hatır sorarız.
O Halde İstanbul Serüvenim Başlasın
Ablama hayatını kurtardığım kadınla aramızda geçenler, bir süre onu koruyup kolladığımı elbette anlatmamıştım. Fakat Malatya’da da durmam için bir sebep kalmamıştı. Cebimdeki parayla İstanbul’da düzen kurabilirim hayaliyle otobüs biletini alıp rotamı İstanbul’a yönelttim. Ablama da haber vermeyip sürpriz yapmak istedim. Ataşehir’de kaldığını biliyordum ama evinin tam adresini bilmiyordum. Üniversiteye başladığında yurtta kalmış, samimi arkadaşlar bulunca da üç kişi eve çıkmışlardı. Öğleden sonra bir gibi Ataşehir’e gelmiştim. Ablamı arayıp nerede olduğunu sordum. Evdeyim demesiyle birlikte konum atmasını söyledim. Neyse ki yirmi dakika kadar yürümeme mesafesindeydi. Geldiğimi duyunca hem şaşırmış hem de mutlu olmuştu. Cebimde para vardı ama taksi gibi gereksiz harcamalar yapıp parayı eritmek istemedim. Yürüye yürüye yaklaşım yarım saatte kapının önünde oldum. O eşikten içeriye girişim zaten ensest seks için bir giriş olmuştu.
- Kardeşim…
- Canım ablam…
Kapıda beliren ablamı uzun zamandır görmediğimi düşündüm. İçim kıpır kıpır olmuştu. Bir hışımla eşikte ayakkabılarımı çıkarıp içeriye daldım ve sarıldım sıkı sıkıya. Saçlarını sarıya boyatmıştı ama onun dışında hiçbir değişiklik yok gibiydi. Hala çok güzel ve ateşliydi. Tabi aklımdan geçenler sadece saç renginin değişmiş olmasıyla ilgiliydi. Çok geçmeden holde biri daha belirdi. Yavaş yavaş adımlar atarak ilerleyen beyaz tenli güzel bir kızdı. Siyah saçları omuzlarına kadar uzanıyordu. Kahverengi gözleriyle, yüz hattı gerçekten ona odaklanmam için yetmişti. Her adımında tişörtünün altından savrulan memeleri de elbette beraberinde ilgimi çekmişti. Altında girip bir pijamayla oldukça sadeydi ama bir o kadar da güzeldi! Ablam sarılmayı bırakmışken güler yüzüyle yaklaşan ev arkadaşını benimle tanıştırdı:
- Sıla, kardeşim Fatih. Fatih, ev arkadaşım Sıla…
- Ben: Memnun oldum
- Sıla: Hoş geldin, ben de memnun oldum Fatih. Ablanın dediği kadar yakışıklıymışsın
Daha girer girmez flörte geçmiş olan Sıla ziyadesiyle ilgimi çekmişti:
- Teşekkür ederim Sıla, sen de çok güzelsin.
- Ablam Nil: Sıla kardeşime bari asılma, az sakin kuduruk!
Ablamın bu söyleminden hiç de rahatsız olmayan Sıla anlaşılan çapkın biriydi. Bu da beni daha çok heyecanlandırmıştı. Karnım aç olduğundan önce yemek yapmaya yeltendiler ama evde makarna dışında bir şey kalmayınca alışverişe çıkalım dendi. Hep beraber çıkıp alışveriş yaptık ki sepetin içinde votka şişelerinin de yer alması aile içi hikayeler ortaya çıkışını kolaylaştırdı.
Ablamın Bana Hallenen Seksi Ev Arkadaşı
Alışverişi biraz abartmış olmalıyız çünkü beklentimin üstünde rakam çıkmıştı. Tabi tüm erkekliğimle ben hallederim diyerek on bin liralık bütçemin 700 lirasını buraya bayılmıştım. Hatta ablama da başımdan geçenleri henüz anlatmadığım için o paranın neremden çıktığını epeyce merak etmişti. Neyse ki geçiştirmem zor olmamıştı. Sohbet ederek evin yolunu tuttuk. Bu sürede Sıla deliler gibi bana yavşıyordu ki ben de karşılıksız bırakmıyordum. Fakat ablam tuhaf bir şekilde bundan rahatsız oluyor, araya giriyordu…
Ablam yine tüm açık sözlülüğüyle mutfakta otururken beni utandırmayı başarmıştı:
- Fatih…
- Efendim abla?
- Oğlum terle karışık bebek boku kokuyorsun lan. Biz yemeği yaparken sen duş al da yemekten önce ölüp gitmeyelim.
Kahkahasına Sıla’nın da eşlik etmesi utancımı arttırmıştı. Bir sıra önümde çocuklu bir annenin olduğunu ve o bok kokusunu yol boyunca çektiğimi anlatmak istemiş olsam da susmakla yetindim. Neyse ki gülüşmeleri Sıla sonlandırmıştı:
- Gel gel, ben sana yardımcı olayım
- Bak bekliyorum ha, yemeği bana kitleme Aslı!
Aslı önden yürümeye başlamış bense harika geniş kalçasını izlemeye başlamıştım. Ablam kadar zayıf değildi. Hafif balık etliydi ki son derece yakışıyordu. Sürekli bana asılıyor oluşu da hoşuma gittiğinden her adımında sallanan kalçasını izlerken daha çok gaza gelmiştim. Işığı açıp banyoya girdi. Duşakabinin sağında duran dolabın alt kapağını açıp temiz havlulardan çıkarmak için eğildiğinde. Taytının altındaki kalçası tepeden vuran beyaz ışıkla siyah külotuna varana kadar her detayı belirginleştirdi. Azgınca baktığımı fark etmesi, eline aldığı havluları bana vermek için doğrulmasıyla anlaşıldı. İster istemez gülmeye başladı ama sessizce…
- Ne o, kendinde misin Fatihciğim?
- Şey, teşekkür ederim, evet, niye ki?
Kafasını eğmesiyle birlikte elini sikimde hissettim.
- Sikin kalkmış da ondan sordum…
Ne diyeceğimi bilememiştim ki gerek de kalmamıştı. Kafasını kaldırıp onu öpmem için bekliyordu. Ben de karşılıksız bırakmamış elbette öpmüştüm. Pantolonumun düğmesini açıp fermuarı sıyırmasıyla birlikte altımdaki baksırdan içeriye elini sokuşturdu. Aşırı hoşuma gitmişti çünkü hayatımdaki ilklerden biriydi. Çıplak elleriyle sikime elleyen Sıla öpmeyi bırakıp dizlerinin üstüne çöktü. Büyük bir iştahla sakso çekmeye başlamıştı bile. Karşımda yılların orospusu varmış gibi hissettirdi. Saçlarından tutup başına bastırıyordum. Yalamaya devam ederken ablamın sesi duyuldu. Sıla çoktan sakso çekmeyi bırakıp ayağa kalkmıştı ama ablamın kapıyı açmasıyla birlikte açıktaki dimdik olmuş sikim ablamı selamladı:
- Amınıza koyayım sizin ya! Orospu Aslı! Çık hemen dışarıya!
Ablam gerçekten sinirlenmişti ki Aslı’da gülüyor olsa da utanmıştı. Dediğini yapıp çıkmıştı. Ablama şaşkın şaşkın bakarken eliyle gözünü kapatmış:
- Kapat şunu amına koyayım! Al duşunu Aslı’dan da uzak dur!
Hışımla kapıyı kapatıp çıktı. Az önce yaşananlar neydi hala anlamakta güçlük çekiyordum ama az önce yalanan sikim çoktan sönmüştü. Meğer bu Aslı cidden fahişe gibiymiş. Önüne geçenle yatıp ciddi şeyler yaşamaktan hiç haz etmiyormuş. Tabi bunun okulda belalısı olan tipler de varmış. Yani sorun yaşayacağımı düşünüp beni koruma içgüdüsüyle uzak tutmaya çalışıyormuş.
Alkollü Ziyafet Mutlu Sonla Bitti!
Duşumu aldıktan sonra valizimi koyduğum ablamın odasına geçtim. Kurulanıp havluları çıkardıktan sonra kapı yine çat diye açıldı. Gelen ablamdı.
- Lan! İnadına mı çıplak duruyorsun
- Ya sen bir sakin olsana. Ne yapıyorsun? Niye böyle sinirlisin!
- Uff! Tamam, özür dilerim ama rica ediyorum baksır filan giyer misin artık. Koca sikinin gözümün önünde sallanmasından gerçekten rahatsız oluyorum.
Dediği gibi baksırımı giyerken Aslı’dan neden uzak durmam gerektiğini anlatmıştı. Her ne kadar saçma bulsam da söylediklerini onu kıracak değildim. Ev arkadaşıydı, aramızda bir tatsızlık çıkarsa kendisi de sorun yaşar diye çekiniyordu. Üzerinde durmayıp dediğini yaptım. Üstümü giyinmiştim. Beraber odadan çıkıp mutfağa yöneldik. Tam o sırada kapı açılıverdi. Gözlüklü, kilolu, biraz suratsız biri vardı karşımda. Ablamın diğer ev arkadaşı da oydu. Olanlardan habersizdi çünkü beni görünce şaşırmıştı. Ablamın bizi tanıştırmasıyla da isminin Deniz olduğunu öğrendim. Genelde tanıdığım Deniz’ler güzel olurdu ama bu hiç de öyle değildi. Güzelliğinden ziyade tavırları, söylemleri beni rahatsız etmişti. Yabaniydi velhasıl.
Hep beraber yemeklerimizi yiyip sohbetler ettik. Hatta bir ara o Deniz, tüm edepsizliğiyle kaç gün kalacağımı bile sormuştu. Aslı’nın çıkışmasıyla birlikte havada kalan sorunun cevabını sanırım ben de bilmiyordum.
Yemeklerin ardından salona kurulduk. Aldığımız votkalar, cipsler filan ortaya çıkmıştı. Deniz’in yabaniliği biraz daha geçmiş bana alışmış gibiydi ama yine de Aslı gibi seks hikayesi yaşamak isteyecek kadar değildi. Akıllı televizyondan müzik filan açmıştı. Her ne kadar yardım etmek istesem de en önce Aslı beni oturtmuş, biz hallederiz demişti. Zaten yemekten beri kaçamak bakışlar atıp gel beni sik diyordu ama ablamı üzmek istemediğimden karşılık vermiyordum. İçmeye başladığımızda akşam sekiz civarıydı. Sohbet eşliğinde gerçekten harika bir ortam olmuştu. Ablamın yoğun ısrarları sonucu paranın kaynağını da anlatmıştım. Deniz’in hafiften midesi bulanmış, Aslı’nın hoşuna gitmiş, ablamı ise aşırı şaşırtmıştı. Neler yapabileceğim konusunda da konuşmuştuk. Aslı’nın çılgınca fikri bu cüsseyle, yakışıklıkla çok kolay jigolo olabileceğim yönündeydi. Ablamın saçmalama tarzı söylemlerinden sonra gece kulüplerinde koruma olabileceğim şeklindeydi. Hatta istersem sabaha işi hazır bile edebilirmiş ki hoşuma gitmedi diyemem.
Saat onu gösterirken Deniz çoktan sızmıştı. İçmeye en istekli oydu ama ilk pes eden de oydu. Arkasından hiç dayanamıyor söylemleri güldürmeye yetmişti. Bir ara ablam tuvalete gidince Aslı tüm azgınlığıyla yanıma ilişip elini sikime atmış:
- Yarım kalan aksiyonumuzu devam ettirsek mi?
- İnan senin kadar istiyorum ama ablamı üzmem!
‘Emin misin’ derken iyice sokulup nefesini suratımın dibinden alıp vererek beni iyice tahrik etmiş olsa da geri çekilere tavrımı belli etmiş oldum. Peşine ‘fikrini değiştirirsen odamı biliyorsun’ diyerek geri yerine geçmişti. Çok geçmeden de ablam gelmişti. Aslı’nın içtiği birkaç kadehle iyice gözlerinin kaydığını fark ettim.
- Aslı: Beden bu kadar gençler, size iyi eğlenceler. Tekrar hoş geldin Fatih…
Son sözlerinin arından göz kırpması ablamın da gözünden kaçmamış ama gülmekle yetinmişti. Peşine ablam da:
- Yarın uyanamazsam mutlaka kaldır beni bak Aslı
- Tamam tamam…
Çoktan gitmişti. Ablamla yalnız kalmıştık eğer horlayarak uyuyan Deniz’i saymazsak. İkinci votka şişesinin daha yarısı duruyordu. Ablam da bende bırakmak istemediğimizden sohbet ederek şişenin dibini gördük. Ablamın da benim de gözlerimiz iyice kaymıştı. Ortalığı toparlayıp başka oda olmadığı ve sonradan eve dahil olduğu için salonda yatıp kalkan Deniz’i çekyatı açıp yatırdı. Bende tuvalete girip ablamın odasına geçmiştim. Çok geçmeden ablam da gelmişti. Eğer o şişeyi bitirmemiş olsaydık abla sikiş yine yaşanır mıydı yer yer düşünmüyor değilim…
Ben yatakta uzanırken ablam dolabının önüne geçip üzerini çıkardı. Her ne kadar kapak olsa da pijamasını giyerken dantelli pembe külotlu götünü görmeden edemedim. Votka, Aslı derken gerçekten fena halde azgındım. O görüntü ister istemez beni etkilemişti. Fakat sikim filan da kalkmamıştı. Uzandığım yatak ise tek kişilikti. Tek başıma zor sığarken ablamla nasıl yatacaktık bilmiyordum ama bunu da düşünmüyordum. Pijamalarını giymiş olan ablam ayakta zor duruyordu. Işığı da kapattıktan sonra üzerimden geçip duvar kenarındaki yerini aldı. Dümdüz uzandığımdan ablam elbette sığamamıştı.
- Eski günlerdeki gibi he Fatih, babamla annem kavga ettiğinde hep beraber yatardık hatırlıyorsun değil mi?
- Evet… Ama şimdi sığamıyoruz bile yatağa
- Sarıl bana o zaman
Dediği şey normal bir abla kardeş için belki normaldi ama biz öyle miydik? Dümdüz durduğum yatakta ablama doğru dönüp kolumu başının altından geçirdim. Sanki ablam da fırsat kolluyormuş gibi kalçasını iyice sikime dayadı. O kadar yumuşaktı ki tam arasında duruyordu sikim. İki kopuk malzeme birleştirilmiş gibiydi adeta.
- Şimdi rahat mısın?
- Yani, ya sen?
- Sikini bu kadar net hissetmeseydim belki olabilirdim…
- Götünü dayayan sensin, ne yapayım.
- Şu an sertleşmedin demi? Kaldırmışsın gibi duruyor aynı.
- Saçmalama ya!
- Niye, Aslı dimdik etmişti ama seni
- Kız sakso çekti ne olmasını bekliyordun, hem aklıma getirme şimdi
Fakat çoktan aklıma gelmiş gerçekten de sikimdeki kıpraşmayı hissedebiliyordum. Ablam da bunu fark etmiş, elini kalçasına götürüp, sikimi hissetmişti.
- Kaldırmışsın oğlum işte! Bir de kaldırmadım diyorsun
- Dedim ama Aslı deme diye.
- Sırf Aslı’dan mı kalktı yani?
- Yani götünün de etkisi olabilir.
Ablam bu sırada elini sikimde gezdirmeye devam ediyordu.
- Oğlum ufacıktı lan eskiden ne ara bu kadar büyüdü
- Biraz daha ellersen çıkarıp götüne saplayacağım he!
Bunu duyan ablam yüzünü bana çevirip, elini yüzümde gezdirmeye başladı.
- Madem bu kadar azgın sik o zaman kardeşim, ne olacak sanki?
- Ciddi misin sen?
- Yani sen de istersen tabi…
Sikimi bir an olsun elinden bırakmayışı, sıvazlayışı zaten zevke getirmişti. Daha fazla duramayıp dudaklarını öperken buldum kendimi. Ablam da karşılık veriyor, kalkmış sikime amını sürtüyordu. Üzerime doğru çıkarken pijamasını külotuyla birlikte sıyırması da bir oldu. Eline aldığı sikimin üstüne yavaşça amını yerleştirirken.
- OHHH, çok büyük lan
- Senin amın çok dar asıl.
- OHHHHHH, OHHHH!
Yavaş yavaş üzerimde inip çıkarken odanın içindeki karanlıktan ablamı zor seçiyordum. Hızlanıyordu, her seferinde beni daha da çok zevke boğuyordu. Henüz olayın farkında değildim ama ablamı siktiğimin de farkındaydım.
Yorulmuş olan ablam daha fazla inip çıkamayıp üzerime doğru uzandı. Dudaklarını dudaklarıma getirip öperken yarım kalmış zevkimizi hızlanarak ben arttırmış oldum. O kadar sert köklüyordum ki ablam kendinden geçercesine oh çekiyordu. Sesi, bacakları titriyordu.
- Boşalacağım, ohhh, devam et, devam et Fatih!
Gerçekten de orgazm olmuştu ama beraberinde bende boşalmıştım. Üzerime yığılıp kalan ablamın kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Hiç konuşmadan bir süre öyle kaldıktan sonra üzerimden inip yalpalayarak ışığı açtı. Gözlerini ovuştururken dolabının önüne geçti ve külotuyla amını temizledikten sonra yenisini giydi. Yine hiç konuşmadan çekmeceden peçete çıkarıp bana uzattı. Yeni külotunu giyip ışığı kapattı ve tekrar duvar kenarındaki yerini alıp sadece ‘iyi geceler’ demekle yetindi. Bense ne yaşadığımızı anlamaya çalışırken sızıp kalmıştım.